12 Ağustos 2009 Çarşamba

Futbolda Sahada İki Takımın Yer Alması Gerçeği

Başlığımız uzun ve tuhaf oldu lakin konumuz tam anlamıyla budur. Ülkede görev alan teknik adamlar ve gazetecilerin, çocukluğumdan itibaren takip ettiğim kadarı ile farketmediklerine şahit olduğum realitemiz.

Efenim, bu futbol denilen hadisede herkesin sahada kendi takımını izliyor olmasından mütevellit maçtan maça eleştiri yapılırken genelde oyuncunun, teknik adamın, sahada oynayan takımın ağır eleştirler almasına bir hafta övülürken diğer hafta sövülüyor olmasına sebep yine bu gerçeğin farkedilmiyor olması.

Futbolda sizin tüm özelliklerinizi, sahadaki performansınızı sizin gününüzde olmanızdan çok rakibinizin gününde olup olmayışı belirlemektedir. Bir Az Alkmar maçı sonrası Zico hazretleri -ki kendisinin basın toplantısı hayranı idim- basın mensuplarının "vay şunu niye yapmadınız, vay niye önde basmadınız, vay neden böyle oldu" hezeyanlarına "Sahada rakip olmasa bu dediklerinizin hepsini yapardık ama sahada rakip vardı" diyerek açıklama girişiminde bulunsa da Türkiye gibi bir ülkede genelde en akl-ı evvellerin muhabir yapılmasından olsa gerek gereğince anlaşılamadı.

Konunun yazarın aklına geliş sebebi bir arkadaş sohbetinde -Sivas 3-1 Anderlecht ve İBB 1-1 Beşiktaş maçları hakkında- yine benzer temelde bir eleştiri yapılmasıdır. Bu iki maçtan sonra arkadaş ağızlarından dinlediğim eleştirilerin üzerine hiç konmadan ve hatta daha alt düzeyinde olanlarının güzide türk basınında yer alması aslında ne zico'nun ne lucescu'nun ne de futbola dair sağlam bakışı olan az sayıda teknik adamın türk futbol izleyicisine bir şey öğretemeden gittiği gerçeğini acı bir şekilde göstermektedir. -bu kadar uzun cümle olmamalı-

Efenim daha evvelinde Chelsea-Fener -2. maç- maçından sonra yine üst kademe ve binlerce dolar maaaşlı basın mensubları fenerin turu az kalsın geçebileceğinden, chelsea'nin görüldüğü gibi feneri yerle bir edemediğinden, bu chelsea'ye mi fener'in elendiğinden dem vurmuşlar ve o chealse'nin feneri resmen boğup fenere posizyon vermeyişini, erken golden sonra kedi-fare moduna dönüşünü es geçmişlerdi.

Bir fenerli oluşumdan olsa gerek fener üzerinden anlatayım. Bu sezon ki fener'in maçlarında yine rakibe göre değişimler olacağından tutup denizli ve beşiktaş maçlarına bakıp -buna honvedi de ekleyelim- fener ölü, ışık yok, yine eskisi gibi diyenlerin çok olduğunu görmekteyim. Oysa ki ben feneri bu yıl diğer senelerden çok daha farklı görmekteyim.

Öncelikle süper kupa maçında -ilk 75 dakika beşiktaşın hakim olduğu maçta- rakibin alman ortasaha oyuncularının performansı feneri tutuk hale getirmiştir ki bu tutuklukta dahi beşiktaştan daha net pozisyonlar buldular. Futbolda her pozisyonun gol olaması garantisi olmadığından fener 8-10 atarak yenememiş olabilir lakin aynı orta sahaya sahip beşiktaş kendisine hucum etmeyen bir rakip olunca bu iyi basan almanların oyunu o derece iyi kuramadıkları ortaya çıkmıştır. Eğer Denizli beyefendinin şaka yollu 10.5 numara deyü bahsettiği yaratıcı bir arkadaş bulamazlarsa beşiktaş bu sezon yatan takımlara karşı çok zorlanıp derbi maçlarında ise üstün oynayıp kaybedecektir.

Oysa fenerbahçe de durum farklıdır, bire bir markajlar uygulayan ve her daim ekstra motivasyon -2006 Sonrası- ile sahada olan denizli karşısında bol miktarda pozisyona girmekte ve bu pozisyonları ortaya çıkaran orta sahası meziyetinde forveti olmayışından skor 2-0 da kalmaktadır. iki maçında skoru 2-0 olunca bazı bünyeler olayı kavramakta güçlük çekmişler belli ki.

Gözüken o ki bu sene fener'in maç performansı rakibine göre değişecek lakin skor performansı oyunundan çok forvetinin/rakip kalecinin gününde olup olmayışına göre değişecek.

Not: Denizlinin ekstra motivasyonun üzerine alınganlık edilmesin. Dünyanın tüm liglerinde belli vakalardan sonra belli takımlar arasında ekstra motivasyon gerçekleşmektedir. Burda yazarın -bendeniz- bundan bahsetmesi rakibin sahadaki ciddiyetini ifade içindir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder